• "4 senemi gecirdigim canim okulum" triplerindeki insanlarin zitti olan insan evladidir.

    bunun bir kac nedeni olabilir. inceleyelim:

    oncelikle okul kalitesizdir.

    ogretmenler, devlet memuru olmanin hakli gururunu yasayan ogretmek fiiliyle uzaktan yakindan ilgisi olmayan insanlardir.

    okulda alet edavat eksikigi cayir cayir hissedilmektedir. meslek ya da teknik lise olmasina ragmen, meslege dair bir halt bulunmamasi insanin canini sikar.

    bazen, "hersey bir kenara super arkadaslar edindim" hissini bile yasatamayabilir. (kimi insanlar lise boktandi ama en azindan hala gorustugum cok degerli iki arkadas edindim diyebilmektedir. bende o da yok. )

    okul bir ekolden gelmemektedir. bir gsl, robert. st, bilmem ne falan degildir. gelenegi olan bir okul olmaktan 5 isik yili uzaktir.

    yeri boktandir. millet okuldan cikip. yuruyerek nevizadeye giderken, siz nevizadeye gitmek icin 3 otobus degistirmissinizdir.

    hersey bi yana, cv yazarken, bir turlu yer yetistiremez, sonunu a.i.m.l seklinde kisaltmaniz gerekir.

    neresinden tutsan utanctir. sevmezsin okulunu. ozlemezsin. bitirirken yolundan bile gecmem demissindir ( istisnasiz bunu herkes der ama bir cogu sonra kopekler gibi ozledigini itiraf eder) ve yillar gecmis olmasina ragmen hakkaten de gecmemissindir.

    ozlem duymazsiniz, gicik oldugun bir yere. bu normaldir. "robert koleeeej mezunuyum bean cok ozliyorum okulumuaaaa" diyen insanlar anlamaz sizi. siz de zaten onlardan anlamalarini beklemezsiniz.

    evet vardir basliktaki gibi insanlar. ismi lazim degil bas harfi ben.
  • ergenliğini hatırlayan erkektir.
  • kreşiydi, anaokuluydu bilmem neydi diye sayarsanız nerden baksan doğduğumdan beri okuyorum anasını satayım. isterse okuduğun okullar en kalitelisi olsun kim niye özlesin okulunu ? okuldan edindiğin arkadaşlarınla hala görüşüyor olabilirsin ama bu sistem sayesinde zaten günde 8 saat okulda bulunursan ne zaman dışarı çıkıpta arkadaş edineceksin zaten.

    okulu özleyenler ancak okul muhabbeti için özleyebilirler ki onlar da maldırlar. ulan ufaksın, sivilcelisin, çirkinsin. daha hayat hakkında hiç bir bok bildiğin yok hala varsa yoksa ne günlerdi lise günleri bik bik bik. ne günlerdi lan ? ceket, gömlek, kravat takıp gidiyordun anasını satayım sanki bana işadamı. zaten son iki senemde normal etekten şort-eteğe geçildi ergen gençlerin ufak tefek rontları bile ellerinden alındı sikeyim öyle okulu. *
  • kadıköy anadolu mezunu değildir.
  • siradan kucuk bir liseden cikip anne baba ve ogretmen uclusunun hakimiyetinden kurtulan kendini bulmus insandir.
  • sınıf arkadaşlarının 36 tanesi -yani hepsi- su katılmamış orospu çocuğuysa gayet normal olan eylemdir.
  • fen lisesi mezunu olabilecek insan. fen lisesi'ni özlemek diğer liseleri özlemekten daha zevklidir, güzeldir fakat genelde özlemezsiniz.
  • aynı sınıfı paylaştığı çıkarcı öğrenciler tarafından okul arkadaşından ziyade defter fotokopisi kaynağı, ders notu tutacağı, acil mobil kırtasiye şubesi ve kopya istasyonu olarak görülmüş insan olabilir. arkadaşlık maskesiyle dans edilen bir balo yaşamış bitmiştir. lise denen ilim irfan sürecinde sadece ders, ödev, sınav ve sorumluluk ağırlıklı bir yokuş çıkmış, yorulmuştur. bunda özlenecek bir taraf yoktur hiç şüphesiz.

    hatta bu nedenle "mrb, sen x lisesnden deil misin? ay cnmmm özledm ya kıyamıamm, nerelerdsin?? ben evlndim ailecek mutlaka gruselim. bak sna bi resim tagliyrum" dansözlüklerinin devam ettiği sanal okul bahçelerinden* de uzak durur.

    velhasıl bir yeri özlemle anımsatan en büyük değer orada tanışılan, sevilen insanlar ve onlarla yaşanmış anılardır. kafa dengi birilerine rastlanamayan yerler zehir olur insana...**
  • öyle bir lise hayatı geçirmişsinizdir ki yapmak istediğiniz herşeyi hatta yapabileceğiniz herşeyi yapmışsınızdır.

    okula o kadar çok şey katmışsınızdır ki artık okulunuzun adını verdiklerinde bir yerlerde sizinde isminiz geçmeye başlar, hatta o kadar ilerlemiştir ki okulun kapısından girince sizin elinizden çıkmış bir eser görürsünüz.

    okuduğunuz süre boyunca okulunuzu o kadar çok seversiniz ki bütün zamanınızı orada geçirseniz yinede bıkmazsınız ama bir yere kadardır herşeyinizi paylaşırsınız sizi çok severler. sanırsınız ki en iyi sizsiniz, en çok sevilensiniz, en çok yardıma çağrılansınız.

    okuldan mezun olmadan öğrenirsiniz ki herkes arkanızdan konuşmaktadır.

    olmadık şeyler saçmalayıp yaptığınız o kadar şeyi hiçe saymaktadırlar boşver dersiniz ben devam edeyim sevmeye ama size sevmeye çalıştıkca onlar iyice ilerletirler bunca zamandır sizin hakkınızda söyledikleri herşeyin yalan olduğunu anlarsınız yaptığınız herşeyin bir hiç uğruna yapıldığını, verdiğiniz onca emenin boşa gittiğini, sevilen sayılan insanların aslında sevgiye ve saygıya ihtiyacı olmayan insanlar(!) olduğunu anlarsınız.

    işte o anda aklınıza tak eder mezun olduktan sonra bu liseyi neden özlemelisindir ki? senin ona verdiklerinden aldıkları şeylerin karşılığında verdiği samimiyetsizlikten başka sana ne vermiştir ki?

    işte böyle bir insandır mezun olduğu liseyi özlemeyen insan.
  • anı ve dost biriktirmeye diğerlerine göre bir adım geride başlamış, bu yüzden içinde hep bir ukteyle dolaştığını gözlemlediğim insan. üniversite ortamını tam olarak kestiremeyeceğim ama, belli olgunluk seviyelerinde* her zaman yaşanmışlık, tanışıklık oranı yüksek olan insanlar bir adım önde gibi geliyor. bu avantajı yakalayamamakla birlikte öğrencilerin içine gelen "acaba bu durum zincirleme mi?" kaygısı, kendini ifade edememe olarak aynı öğrenciye dönmesi muhtemel bir durum.

    türkiye'de köşebaşı anadolu liseleri arttıkça daha da çoğalıyor bence bu tür insanlar. düz lise ya da köklü olarak tabir ettiğimiz yüksek puanlı liseler bir yana böyle her tür öğrencinin bulunduğu, öğretmenlerin hep sistemle çelişkiye düştüğü ve egolarını tatmin etmeye çalıştığı, her ilçeyi geçtim her mahalleye bir anadolu lisesi mantığıyla yapılmış, çakma düz lise konumunda bulunan bu liselerin artışı bunu tetikliyor ve yetişen nesle ait olamama duygusunu aşılıyor. yeni yapılanmaya başlamış bu gibi liseleri üç beş sene değil, bir sene sonra ziyaret etmeye kalksanız geçen yıldan eser yok ayrıca.

    her şey bir yana arkadaşlık konusunda kendisini son derece anladığım insandır. sistem her zaman doğru insanlar, arkadaşlıklar göstermiyor. öyle zamanlar oluyor; ilk dersten okuldan çıkıp gitmenizi hayal edebiliyorsunuz. günü geçirmek için kurulan çıkar arkadaşlıkları, ilerde psikolojiye ne etki yapar, insanda hangi özelliklerin sivrilmesine neden olur bilemiyorum. ama bir şey biliyorum; hayata ilk adımın yavaş yavaş atıldığı, hayata karşı duruşun belirlendiği, ergenlik denen bokun bünyeyi cayır cayır yaktığı bu dönemi içine ukte etmiş bu insanlara daha fazla ilgi gösterilmesi gerektiği.
hesabın var mı? giriş yap